26 Mayıs 2023 Cuma

Tayfun Öztürk | İÇİMDE UZANAN SARP

 Elanora elim isteme benden 

Olmazı oldurmak harcım belleme

Ne sarp uzar bende zaman bir gülsen 

Ne hülya kalmalı ne aşk içimde  


Ayar ay batsa gün kumral yüzünde

Her yerden ölüme gel gel ederim

Koy aynanı tutma mahcup yüzüme

Açmazları şarkın bahtı esmerim


Düşman illerden dost bakışlar atan 

Sensiz yokmuş kalbim varsa bir taşmış

Uykuda bile el çekmez hatıran

Kirpikler akıncı hududu aşmış 


Felaketim onlar kısrak gözlerin 

Battalı belanın güç yetiremem

Bilinmez peşincek can paha senin

Elanora elim al ki veremem


Attığım vururum elim veremem

Diyemem ceylanım avcınım senin 

Ar gelir yoluna kol çemreyemem

Can yük talih yavuz süremem izin 


Hiç bilmemiş yazık bağçelerim yaz

Düş deremem senden sen gibi inci 

Tütünden bir hayat ufkumda ayaz 

Elanora elim veremem kati 


Elanora elim isteme benden 

Olmazı oldurmak harcım belleme

Ne sarp uzar bende zaman bir gülsen

Ne hülya kalmalı ne aşk içinde

24 Mayıs 2023 Çarşamba

Kadir Bal | NEYMİŞ


1) 

Bırakınca ellerimi sevgilim,
Bir pazar yerinde.
O gün yaşlandım.

Burada herkesin bir adı var.
Senin dediler bir adın var mı?
Adım yükümdür dedim
Adının s ı r r ı nedir dediler!
Zembildir dedim; çıktım yola.

Bana bir s ı r verenler
Beni de bir s ı r r a verdiler.
S ı r, topla dedi.
Topla kendini olmaz böyle

O gündür bugündür topluyorum kendimi.
Sesimi ve ellerimi
ve bende kalan yüzünü…
tekrar
tekrar
tekrar
topluyorum.


2)

Oldum mu artık ben?

Baktım olmamışım hala
Gittim ölümün kapısına
Oturdum;

Dedim; ben, uyumsuzlarla yaşıyorum
Ve vatansızlarla.
Dedim; ben yükümün de yüküyüm.
Beni alın benden!
Sevgilime verin;

Sana dediler
Önce ölümü vereceğiz!
Say nefesini...
S a y.

Aldığın her nefes senin
Verdiğin her nefes sevgilinin olsun mu?

Olsun dedim!


3)

Nefes diye gittim gözlerimi sürdüm bir atın yelesine
Nefes diye gittim ellerimi sürdüm ateşe
Nefes diye gittim; kalabalıklara
sordum; her gün nasıl uyanıyorsunuz?
Her gün ama her gün ne için yemin ediyorsunuz?

Ey ölülerini ölülerine gömen ölüler
Söyleyin mezarlarınız başında siyahlar giyip
Gidenlere mi yoksa kalanlara mı ağlıyorsunuz?
Söyleyin hangi yasaya
Hangi erdeme güveniyorsunuz?
Sizi sizden koruyan da ne?
Bu hız deryasında sizi yavaşlatan
Sizi böyle oradan oraya koşturan da ne?


4)

Çağırdılar beni
Aldığın da verdiğin de gayrı, sevgilinin olsun;
Alışverişin olmadığı bir pazar yeri var, gelir misin dediler
Gelirim dedim; kırdım tespihi.
D a ğ ı l d ı m.
Taşlayanların, taşlananların ve taşların kalbini verdiler bana.
Her su akar; yatağını bozar!
Ettiğini bulur bulan, bulursa...
Sen su ol; çarpa çarpa vuran, taşlara

Ey bir pazar yerinde ellerimi bırakan sevgilim
Bak ben de bıraktım
içi taş dolu zembilime ellerimi;


5)

Aynalara kül süren bir kadındı benim sevgilim!
Saçlarını yıkardı ateşle.
O öğretmişti bana yankımı.

Nasıl da kırgındım kendime
Nasıl da rüyalarımda gülüşleri...

Kurtuldum işte yüzümden
Kurtuldum dilimden!
Duymaktan, anlamaktan ve ağlamaktan kurtuldum!

Elem de neymiş?
Hatırladıkça hatırladıkça ve hatırladıkça seni
Zifir içmek de neymiş?
Her sabah her sabah ve her sabah
Çevirip yüzümü güneşe kısık bakışlarla
Ayağının tozuna bulanayım diye
y a s tütmek de neymiş?

Bunca dirinin arasında cesedimi
Bunca ölünün arasında dirimi gezdirmek neymiş?

Hayy’dan gelen Hu’ya gidermiş ya!
Ben Hayy’dan harra gittim.
Ya Hu!
Yanarak donmak da neymiş?

6)

sevgilim...

sazlıktan koparılanlar misali
Meğer ayrılığımız N e y m i ş!


10.04.2023
04:32
Üsküdar

Zeynep Seyyah Ak | ACILARARASI






Ben zamanı geldiğinde gidecek olanım meydan okumuyorum hayır, sözcüklerim tek başına bir şey değil şimdi. Çokluğun altında ezilip sonra taşmanın kayıtsızlığıyla şekil alıp görünen de değil, bütünlüklerini koruyabilen eylemde daima.

Bu büyülü ilham, yaşama ağrısı içimden dışıma sızan baş döndürücü duygu. Bir melek kanadı kadar zarif ince dünyama aitmişçesine ama hayır en derindeki gerçek benimdi

Her şeye sahtelikle bakmanın müzmini mi olmalıyım, yarı yolda verilen ödünlerin, sınırlara dayanma, çizgiyi aşmama gerçeği mi? Sınırların gerçeğini çiğniyorum ve hudutsuz olmanın şimdi
Büyük bir boşlukla kabarıp iniyor göğsüm, dünya ve eşya arasında sıkışmanın aidiyetini soluyorum Varlığımı duymadığım dünyanın herhangi bir yerinde acılararası bir yerdeyim.
Diğerlerinin ve benim buluştuğum kubbe, benim ve onların anlam taarruzu dediğim, uçuruma birlikte baktığımız hani
.


Fotoğraf: ©︎ 𝖧𝖾𝗇𝗋𝗂 𝖯𝗋𝖾𝗌𝗍𝖾𝗌

23 Mayıs 2023 Salı

Yasin Övüt | GÜNDE BİR KERPİÇ DÜŞER GÖNLÜMÜN SARAYINDAN



birbiri üstüne düşe düşe
"kerpicim tükendi" günden güne

iyi bildiğimi unuttum
anılarım kurudu
kâbusum kaldı geriye günden güne

nisyan ile gitti
kul olduğum günler
baş başa kaldım
isyanımla günden güne

ruhumu şeytana verdim
yeri kabristan oldu
diri diye dolaştırdığım bedenin

dibi oldu yerin üstü 
günden güne

Fatih Tezce | SARA NÖBETİNE TUTULMUŞ DENİZLER

 

 

sara nöbetine tutulmuş denizler

dalgaları bir göğe bir bana itiyor

ve denizleri izlerken yorulan babalara

bu yorgunluk ödül diye veriliyor

 

keşke ben yazsaydım bu şiiri diyerek

kıskandığım ünlü ünsüz tüm harfleri

yan yana koyuyorum işte şimdi

sonra da üst üste titrek heceleri

ve sara nöbetine tutulan denizleri

 

martının ağzında beslenen gerilim müziği

akrep ve yelkovanla birlikte kovalıyor

zamanın içinde beni.

 

 

Fatih TEZCE

 

22 Mayıs 2023 Pazartesi

Menekşe Yılmaz | SEN DE KAÇIYORSUN GÜZEL UYSAL ATLARINLA

 


gelgit kafamda çözülmüyor halatlar
bi acıklı türküyü sigarayla harmanlıyorum
ölümün yasını tuttuğumu sananları 
gerçekle avutmuyorum
daha henüz güneş kalbimin odalarına vurmadı
gelgit kafamda aylardır sular durulmuyor
eskimiş halatlar denizciler yenisini garipsiyor

zorlama sevinçleri görmeden uzaklaşıyorum
acımı kalplerinde uyutmayan kimseleri sevmiyorum
değişmedim aslında 
uçurumun dibinde bekleyen çocukluğumun

farkına vardım
kim çıkarır ki bizi bu hengameden 
kalabalık benim karanlık olan da
sayısız yol sisli yüzler dağlık gönüller 
kavuşmaları bekletiyor bulutlar hala yağmasa da

bak sende kaçıyorsun güzel uysal atlarınla 
ben bi başına buyruk dalgalı denizi olan
uçurumda bekleyen çocukluğumla 
uğurluyorum seni
başıma çöreklenen
yüksek dağların dumanından farksız keder
katlanılmaz olsa da 

gözlerimden süzülmüyor yüreğime ağır gelen özlem
ama gördün duydun beni yüzyıllık suskunluğumla 
içimdeki çocuk kahkaha attı duydun
anladım atların geriye dörtnala koşunca







Erol Kaf | ERKEN NOKTA KONMUŞ BİR ŞİİRİ GEÇ BİTİRMEK İÇİN SÖYLENENLER






sessizliğine

çekilen her şey gibisin
.
z. seyyah ak





sessizlikle çekilen
bir şey gibi
sessiz de çekilen
bir şey gibi
sessiz çekilen bir şey gibi

sessiziz çekilmeyen bir şey gibi
sessiz çekilen bir şeyiz.

biriz ve sessiziz 
ve belki de bir şeyiz

gerçeksizlikte susulan bir es gibi
susuzlukta çekilen bir nefes gibi

sessizlikte çekilen bir 

gibisin demek ne kadar yaraşırsa bir şeye
o şeysin işte 
gibi değilsin.


s'siz çekinen bir ş'yiz
sensiz pek çekingen bir şeyiz
ne bir mutlu bir mürid 
ne umutlu bir şeyhiz.

ıssızlıkta üflenen ıssıza üflenen bir neyiz.

olsun:)
.





Elif Altıntaş | OKSİJEN

 


5 Mayıs 2023 Cuma

Ümran Turgut | YAŞAMIN BÜYÜSÜ

 



Bazı zamanların bazı güzellikleri içinde bir nefes kadar yakın bulduğum kalbin sessizliğine, kapılıp gittiğim nazar vardı. Şehrin gürültüsünü, kalabalığını kulaklarımdan alıp götürecek kadar narin bir el, rüzgârın eşliğinde parmak uçlarına dokunurdu. Parmak uçları nasıl bütün duygunun dokunuşunu  bir piyano gibi dinlene dinlene çalıyor. Yaşam anların yarattığı küçük incelikleri örseleyecek kadar gaddar olmamalı. Sevgiyle gelen her söz nasıl da insanın dünyasına güzellikler saçıyor. Bambaşka duyuş, düş ve en önemlisi insanı nasıl da huzurlu kılıyor. Her şey mümkün! Buna inanmayı seçiyorum.  Bu nazar bütün ihanetleri silip atacak. Bu mevsim bizimle kalacak. 

Rengin Büyüsü'nden 


Resim: Ümran Turgut