25 Nisan 2022 Pazartesi

PİYON VE PİYANO | AYKUT AKGÜL




 

 

 

bir sabah icat ettim kendime, geceyle küstük
bıçak yaralarımdan felsefeler yaptım ona
buzullar gibi eridi bünyem, ihtiyar ihtiyar zamana inandım
kıyısı olan ve kıyıcı olan her şey soğuk kanlıdır dedim
susan kanun kaçakları
hemen hemen her kabilede öldürülen bir Shakespeare
dökülen yapraklar ve kedi köpek tüyleri
ne alakası var deme, öyle denmez, öyle olmaz ki
bir melek düştüğü zaman hiç ses çıkarmaz örneğin
ama bilinsin, ben bu derse hepimiz için girmedim
bu bir isyansa ve sesimiz çok kısıksa
kimseyi çağıracak bir masamız dahi yoksa
üstüne üstlük bir de sigara falan da içmiyorsak
ne yapalım dersin
başka işimiz yoksa eğer
artık kaybedelim mi

bedenim ruhumun korkuluğudur
ellerin her gayretimin yalnız bırakılmış efendisi
gerdanın ve parmak uçlarımın kanlı nal izleri
ben seni unutmak için bürokrasiyi bile affettim
kim bilir kaç kere şafak söktü peşinden
ihmal ve ihtimaller
kahretsin deyip geri çekildim
önümde yalnızca senden söz edilmiş binlerce sessizlik
milyonlarca ağıt yakmanın ergenliği
hüznü bir çırpıda dağıtan öfke
sana bir aynanın ardından bakmaya yeltendim
sense her rüzgarda
ne zaman birazcık çırpınsan
kanatların var zannettin
ama merak etme geçti
en son burası dünya demiştim
canım benim
bizler de geçeceğiz

piyon dediğin elbette piyanodan daha vahşidir
güzelliğine seçilmiş bu dünya
güzelliğine edilmiş her huysuz yemin
ve güzellikle uslanıp söz verdiğim
kuşların bir köşeye sokula sokula ölüverdiği
diş etlerimizi kanatan bir filmin final sahnesi gibi
kısaca demek istediğim bu bir masayı ikiye böler gibi değil
gidip bir masayı sahiplenir gibi bir vazgeçiştir

çünkü; yaşamak, bir davettir 

 

 

foto: erol kaf




 

17 Nisan 2022 Pazar

ÜMRAN TURGUT | KISA ŞİİRLER

 

 

• Rüzgârım ters esince
Diyorum ki
Senden haber gelmedi.
,

• Solmuş güllere dokunmayın.
Düşmek için yere gün sayıyorlar.
 

• Herkesin savaşı aynı değil Ama kaybedişi aynı.
 

• Her gelen öğrenir, öğrendiklerini öğretir.
Her giden öğrenmemiştir.
 

• Özlemek geçsin doruklardan
Yollardan, kanaryalardan...
Özlemek deniz üstü fener
Tüten bir ocak.
Özlemek yakışır sana.
Aşk gelip çattı, yine kapına.
 

• İki kelimenin ortasında kaldık.
Biz yabancı, onlar bizi tutmuyor.
Biz tutunmak için kalkmıyoruz.
Sonra türkü, şiir biraz da deniz havası
Gelip; seni beni kaldırdı.
Kuş konmaz yerlerden.
 

• Sustum, hatırlamak için.
Sustun, hatırlanmak için.

15 Nisan 2022 Cuma

ZEYNEP SEYYAH AK | TEMAŞA

 



Sessizlik üzerine ne kurulabilir
Saçlarımdaki toprak duruyorken
Sizin yaşama görüşünüze
Realist bir cevap yok bende
Öldüm mü bozuk saat
Rüzgârı indir şu dağdan
Gördüğüm ve hissettiğim
Kalbime çakılı kalsın
İsa biliyor muydu
Allah yağmuru indirirken
Dalların altına serçelerin saklanışını
Zeytin ağacı
En büyük yeminler kabuğunun altında
Kimin yarasıyla sarıldı yeryüzü
Ki elimde hala çakıl taşların gıcırtısı
Böylesine çalkantılı gök
Ve narsist baykuşlar
Kimliğini yakasına diken sokağa iniyor
Havayı çürütüp
Bir gök gürültüsü tutuyorlar dudağında
Hiç kimse yıkamıyor sesindeki kiri
Sisifos cezalı şairler cezalı
Sonra aşka kim gömlek yırtacak
Ben neredeyim kim bilir

10 Nisan 2022 Pazar

AYKUT AKGÜL | DOKUZ GÜNLÜK

 

 


Dokuz Günlük

1.Gün

bir şarkıyla başlıyorum alıngalığa
daha günün ilk saati
bu kadar erken yoldan çıkmak ilk önce yola ihanettir
kıyafetleri değil
geceleri değiştirelim

2. Gün

rüyamda ölmek üzere olan o sokak köpeği
ve televizyondaki gözlerine siyah bant çekilmiş o suçluya
ne kadar da çok benziyor ellerim
pencereyi kapattım fotoğrafların yüzüne
ocağı söndürdüm ve akvaryumun suyunu değiştirdim
balıklar aynı, hala unutkanlar
hala sanki sürekli aç bırakıyoruz hayvanları

3.Gün

ve belimdeki tabanca kim bilir kime kavuşmanın hayali
paltomu düzeltip çıkıyorum balkona
susmak, hayatta kalmanın cam kenarı

4.Gün

coğrafya araftır
mermi kovanları ve kullanılmış enjektörler aynı hüznü taşır
doğu Roma ihalelerle yıkılmış diyorlar
kuantum bilime bir nebze küs gibi geliyor hep bana
çaresi yok canım benim
gözgöze geldik
artık tüm mevsimler dengimizdir

4.Gün

içimden bir ses bugün şiir yazma diyor
kime çalışıyor duygularım
menfaat ve tamah
bu güzergah çok sabıkalı
çok şımarık ve çok köşelidir
kaos sabrın süslü ahengi
ve şimdi baştan yürümemiz gerekecek bunca yolu
hiç uyumamış gibi bakarak birbirimize
en son kime çalışıyorduk
ona isyan edelim

5.Gün

renkli meşrubatların hepsi sahtekardır
niye prensesler giyiniyor boşluğunda
korkuyorum bu efsaneden
kendim kalmaktan yana tasarruf ediyorum
ejderhaların hepsi alevlerinden istifa mı etmiş
daha neler canım
orak çekiç ve iç çekiş en çok kime yakışıyordu
gitmemiz gerekiyor buradan
Tanrı neredeydi biriniz göstersin

6.Gün

kazanan herkes birbirine benzemiyor mu gerçekten
ellerinde mumlar
ellerinde cezveler
ellerinde cezbedici dualar
fikrim kadar kurtul yaşamaktan
ve bütün cevizsandıklarına özgürlük
özgürlük diye haykır
hemen şimdi

7.Gün

her ceset tanrıya teslim olmak demektir
bunca kahraman suni teneffüs yapmayı nereden öğrendi
bu seferki atların yelelerini hüsranla tutuyor kan

8.Gün

müstakil bir evin
bahçesindeki rüzgara
çevirmiştir artık
bu
masal
bizi

9 Nisan 2022 Cumartesi

HACER KARAHAN


 


 

Bugüne kadar bildiğim her şeyi,  bildiğimi sandığım her şeyi unutup yeniden öğrenmeye başlıyorum. Anlamını yitiren her şey,  yeniden can buluyor şimdi içimde.  Bir bitmek tükenmek bilmeyen yenilenme harekâtı bu. Hayatı kavrama ve zamanın hayatı kavramana dahi izin vermeyen hızına hayret etme harekâtı. İste bütün bu hengâmede bir de yol çizmeye çalışıyorum kendime.  Bir ev bulamaya çalışıyorum gönlüme.  Keşke küçükken bir ev bir de ağaç çizip tamam ettiğim resmim kadar kolay olsaydı kendi yolumu çizmekte. Fakat büyümek başıma ne işler açtı.  Hem de daha bu kadar küçükken.  Daha bu kadar başındayken büyümek yolunun. Kim bilir daha kaç savrulmak düşer ömrüme.  Daha yaprak dökeceğim kac sonbahar var önümde. Gönlümün takâtii hakkında ne desem boş. Bazen bu gam yerinde herşeyi öylece bırakıp gitmek  istiyorum , veyahut öylece kalmak. Hiçkimseye değmeden,  hiçkimse bana değmeden sadece yaşamını sürdüren bir bitki gibi asırlarca hareketsiz durmak. Fakat bazen de sanki İsrafil'in sur-a üfleyip herşeyi yeniden dirilttiği gibi Allah da rahmetini üflüyor ruhuma. Öyle can öyle umut buluyor içim. Bir defa değil bin defa da olsa göğüslemek istiyorum yaşamak yükünü. Ömrüm böyle deli akıp gidiyor. Ve korkuyorum. Daha zamanı var dediğim her şeyin zamanının gelip de  alnıma mıh gibi dikildiğinde  o son istasyonun son trenini de kaçıran yolcu gibi kaçırmaktan korkuyorum her şeyi. Halbuki, bir annenin evlat özlemi gibi, hic filizlenmemiş bir aşkın özlemi var daha içimde.  Cok sey var daha içimde.
 
 
FOTOĞRAF: FAİK ERTUĞRUL KIZIL


6 Nisan 2022 Çarşamba

NEVÂ ŞENGÜN


 

İNSAN BAŞKADIR

BAŞKAYA MEFTUN


burada duruyordu

ihtiyar birağaç

elleri vardı daha çok

daha çok elleriyle kavradığı topraktan

el verdi diğer ağaçlara

diğer ağaçlara diğer kuşlara diğer


baktım gördüm olmayacak

toprağından aldım biraz

saklamak için ellerimi


ben de bir ağaçtım 

dedim.

eskiden


baktım gördüm oldu.

ağaç oldum bir tutam vermedim toprağımdan

çıplak ağaç yapraksız ağaç

ama topraklı.

başka bir ağaç başka bir toprak

elleri var ama 

daha çok elleri.