Bugüne kadar bildiğim her şeyi, bildiğimi sandığım her
şeyi unutup yeniden öğrenmeye başlıyorum. Anlamını yitiren her şey,
yeniden can buluyor şimdi içimde. Bir bitmek tükenmek bilmeyen
yenilenme harekâtı bu. Hayatı kavrama ve zamanın hayatı kavramana dahi
izin vermeyen hızına hayret etme harekâtı. İste bütün bu hengâmede bir
de yol çizmeye çalışıyorum kendime. Bir ev bulamaya çalışıyorum
gönlüme. Keşke küçükken bir ev bir de ağaç çizip tamam ettiğim resmim
kadar kolay olsaydı kendi yolumu çizmekte. Fakat büyümek başıma ne işler
açtı. Hem de daha bu kadar küçükken. Daha bu kadar başındayken
büyümek yolunun. Kim bilir daha kaç savrulmak düşer ömrüme. Daha yaprak
dökeceğim kac sonbahar var önümde. Gönlümün takâtii hakkında ne desem
boş. Bazen bu gam yerinde herşeyi öylece bırakıp gitmek istiyorum ,
veyahut öylece kalmak. Hiçkimseye değmeden, hiçkimse bana değmeden
sadece yaşamını sürdüren bir bitki gibi asırlarca hareketsiz durmak.
Fakat bazen de sanki İsrafil'in sur-a üfleyip herşeyi yeniden dirilttiği
gibi Allah da rahmetini üflüyor ruhuma. Öyle can öyle umut buluyor
içim. Bir defa değil bin defa da olsa göğüslemek istiyorum yaşamak
yükünü. Ömrüm böyle deli akıp gidiyor. Ve korkuyorum. Daha zamanı var
dediğim her şeyin zamanının gelip de alnıma mıh gibi dikildiğinde o
son istasyonun son trenini de kaçıran yolcu gibi kaçırmaktan korkuyorum
her şeyi. Halbuki, bir annenin evlat özlemi gibi, hic filizlenmemiş bir
aşkın özlemi var daha içimde. Cok sey var daha içimde.
FOTOĞRAF: FAİK ERTUĞRUL KIZIL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder